19 Ocak 2018 Cuma

SEVGİ

         
                   
 Sevgili dostlar;
Sevgi; Allah’ın insana kendi ruhundan üfürdüğü bir İlâhi haslettir. Çünkü Ulu Yaradan sevgidir. Âlemleri sevgi ile yaratmıştır. Bunun için sever, hoş görür, bağışlar, korur. Kuran-ı Kerim’in birçok ayetinde sevgi tavsiye edilir, sevgi emir edilir.  Esasen semavi olsun, felsefi olsun bütün dinler sevgi temeli üzerine binâ edilmişlerdir. Hz. İsa “Düşmanınızı seviniz.” der. Cenab-ı hak, Kuran’da peygamberine “Habibim” yani sevgilim diye hitap eder.  Bu hitap peygamberin örnek şahsında insana da hitabıdır.  Bu yüzden denilebilir ki; “Sevmek bir ibadettir.”
Neleri ve kimleri sevmek?
Tabii ki önce kulluk görevi olarak Allah’ı sevmek. Peygamberini sevmek. Doğayı sevmek, hayvanları sevmek, insanı sevmek. Yani Yaradan’ı ve yaratılmışları sevmek.
Şair; “Severim her güzeli, senden eserdir diyerek” diyor.
İşini, çalışmayı sevmek. Başarıyı sevmek. Kendini sevmek. Parayı sevmek. Baklavayı sevmek, içkiyi, sigarayı sevmek... Sevilebilecek pek çok şey var da doğru olan iyiyi ve güzeli sevmek. Ve her şeyde olduğu gibi, severken de ölçüyü bilebilmek, ölçülü olmak.
Çocuğumuzu sevelim, çok sevelim. Amma bu onu şımartıp karakterini bozacak seviyelerde olmamalı. Yutup yok edecek kadar sevmeyelim çocuklarımızı.
İşimizi sevelim. Fakat bunu her şeyin önünde görüp, işle evlenerek, evimizi, ailemizi, eş, çocuklarımızı ihmal etmeyecek bir ölçü ile.
Başarıyı sevelim de, bununla gururlanıp dostluğu unutacak kadar değil.
Parayı sevelim. Ama paranın esiri olmadan. Para bir araçtır; iyiye, güzele ulaşmak için, insanlığa faydalı olmak için, hayır yapmak için bir araç...
Dünya nimetlerini ve hayatı sevelim bunlardan faydalanalım da şükür etmeyi unutmadan.
Sevgi tükenmez bir hazinedir. Allah’ın yansıtılmak üzere insanlara bir lûtfu.  Onu hapis etmeyiniz, dağıtınız, paylaşınız. Tükeneceğinden korkmayınız. Paylaşıldıkça artan nadir şeylerden birisidir sevgi. Tıpkı ilim gibi.
Maliye binalarının duvarlarında. “Vereceğiniz her kuruş vergi, size hizmet olarak geri dönecektir.” yazar. Ödediğimiz vergiler geri dönüyor mu?  Bilmiyorum, ama vereceğimiz her sevgi parçası, sizi temin ederim, katlanarak geri gelecektir.
Sevgi ile dikilip bakılan bir çiçeğin nasıl çabuk geliştiğini izlemişizdir.  Botanikçiler bir gülfidanının çeşitli yerlerine elektrotlar bağlamışlar ve bunları bir ekrana yansıtmışlar. Elinde top koşarak gelen bir çocuk yaklaştığında çiçekten ulaşan dalgalar zikzaklı, kesik çizgili ve heyecanlı görüntüler verirken onu her zaman sulayan, okşayan kişi yaklaştığında çizgiler, tatlı kavisli, düz ve huzurlu oluyormuş.
Uzmanlar; “Bitkilerinize sevgi dolu sözler söyleyiniz, anlayacaklardır.” Diyorlar.
Anadolu’da hâlâ yaygın bir deyim vardır, “Karı döşekte çocuk beşikte sevilir.” Benim çocukluğumda sevgi gösterilmezdi, şimdilerde gösteriliyor. Sevgimizi gösterelim. Ama sevgi sadakattir. Bütün bir yıl ihanet içeresinde olup,
 St.  Valentin günü bir demet çiçek alıp gitmekle sevgi gösterilmez. Bu sadece özenti ve gösteriştir.
TV’de izliyorum; sevgililer, eşler, arkadaşlar en galiz kavgaların ardından “seni seviyorum” diyorlar, bitiyor, hiç bir şey olmamış gibi. Seni seviyorum demekle sevgi gösterilmez.  Son zamanların modası; Kadın, erkek, genç, ihtiyar herkes birbirini tuttuğu yerde öpüyor.  Hemen arkasından az evvel öptüğü kişi hakkında hoş olmayan laflar veya temenniler edebiliyor. Bu sevgi gösterisi değil olsa olsa mikrop pazarlamacılığıdır.
Sevginin gerçek ifadesi, güler yüzle olur, alçak gönüllülükle olur, hoşgörü ile olur, saygı ile olur. Cemiyet olarak hoşgörülü insanlarız da nedense, hoşgörümüzü göstermekte cimriyiz. Bunu ancak, en sonunda, pişmanlık anında hatırlıyoruz.
Sevgiyi mutlaka, ama mutlaka saygı ile eşleyelim. Saygısız sevgi kuru dere yatağıdır.
Mutlu evliliğin yarım asrını idrak etmiş biri olarak; evlenecek yakınlarıma bir tavsiyede bulunurum. “Mutluluk için, lütfen biri birlerinize saygılı olun” derim. “Sakın bir kere ile bir şey olmaz demeyiniz, bir kere saygısızlık ikinciyi, üçüncüyü getirir. Keçi geçer yol olur. Amiral bir kere yara aldı mı gemi batmaya mahkûmdur.” derim. Saygı bitti mi geriye kalan sevgi değildir. Riyâ’dır, yapmacıktır, iki yüzlülüktür.
“Sabah evden saygı ve sevgiyle uğurlanan eşin işindeki huzuru da başarısı da kısmeti de rızkı da başka olur. Akşam eve gelişte, saygı ve sevgi ile karşılanan eşin evdeki huzuru, çocuklarına şefkati, eşine yaklaşımı farklı olur” derim. Şimdi erkek çalışıyor, kadın çalışıyor, kadın ve erkek çalışıyor, buna daha çok ihtiyacımız var.
“İnsanın sinirlendiği zamanlar olacaktır. Eşinizin, patronunuzun, şefinizin, işçinizin sizi kızdıracak davranışları olabilir: Buna cevabınızı hemen vermeyiniz, oradan uzaklaşıp bir sigara içtikten sonra veya bir sigara içimlik zaman geçirdikten sonra cevabınızı veriniz, o zaman seçeceğiniz kelimeler de, sesinizin tonu da, mimikleriniz de daha farklı, daha yumuşak, daha akılcı olacaktır.” “Özür bildirmeyi biliniz” derim. Özür bildirmek küçüklük değil, tam aksi büyüklüktür. Ama duyarak, pişman olarak. Otobüste nasırınıza yüz kiloluk cüssesi ile basıp sonrada ruhsuz “özür dilerim” diyenler gibi değil...
Çağımızın her yönü ile büyük kişilerinden rahmetli İsmet İnönü’ye evliliklerinin ellinci yılında sormuşlar, ”Mevhibe Hanım ile bu mutlu evliliği nasıl başardınız?” “O sinirlendiği zaman ben sustum, ben sinirlenince o sustu ”diyor.
Susmak bazen bir meziyettir. Sözlerimi yine Hz. Muhammet’in bir hadisi ile bitirmek istiyorum; 
“Ya hayır konuş ya da sus.”

Ve sevgimin ifadesi olarak da saygılarımı sunuyorum okurlarıma. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

                                                                              CEMİL  BUBİK                                                  ...