Takvimlere göre kış mevsimine girdik. Her ne kadar
daha kar yağışını ciddi olarak görmemiş olsak da dün Bursa’nın bazı mahalleleri
beyaza büründü. Eninde sonunda kar da gelecektir. Ben yetmiş yıldır biliyorum
yazın ardından kış, kışın ardından yeniden yaz gelir. Bu hiç şaşmadı. Ve kış
gelince az veya çok mutlaka kar yağar. Bursa’nın kar yağışlı günleri genelde Şubat’a
kayar. Kışın bir başka özelliği olarak, her yıl olduğu gibi gripal
enfeksiyonlar ve üst teneffüs yolu rahatsızlıkları yaygın olarak var ama eski
kışların koruyucu, otayıcı dostlarından birisi yok yaşamımızda. Çarşılarda,
terminallerde, garlarda, köşe başlarında mis gibi kokusunu etrafa yayan salep
güğümleri yok oldular. Altındaki döküm haznede mangal kömürünün devamlı sıcak
tuttuğu, tombul, bodur, geniş boyunlu özel güğümler. Üzerindeki kubbeli
kapağının arasından içeri sarkıtılmış kepçesi… Baş ucunda beyaz önlüğü, beline
takılmış pirinç kuşaklıkta dizili
fincanları, tarçın, zencefil kapları ile salepçi ve ona yanaşmış simitçi de
yok. Geceleri sokaklardan yankılanan
“kaynar salep” haykırışlarını duymayalı yıllar oluyor. Muhallebicilerin tezgâhlarından da kalktı
salep güğümleri, analar evlerde de kaynatıp hane halkına veya misafire sunmaz
oldular. Şimdi çeşitli; şişelenmiş meyve suları, hızlı kahveler, ot çayları,
kolalar var. Tabii pakette satılıp sıcak
suya karıştırılan, hazır salep diye satılan nişastalı nesneler de…
Benim bahis ettiğim gerçek salep. Şayet içine
nişasta ve ararot karıştırılmamışını bulursanız, aktardan toz olarak satın alacaksınız.
Fiyatı biraz pahalı olabilir ama değer buna.
Salebin hazırlanışı özen ister, biraz zahmetlidir. Diyelim dört fincanlık salep yapacaksınız.
Bir litre kaynamış ılık süt. Bir kapta karıştırılmış, arzunuza göre 2-3 çorba
kaşığı toz şeker, 1 dolu çorba kaşığı toz salep. Bu karışımı yavaş yavaş süte yedirerek kısık
ateş üzerinde pişireceksiniz. Salep
pişirmenin püf noktası, kaynayıp koyulaşıncaya kadar kısık ateşte sürekli
karıştırılmasıdır. Aksi takdirde salep erimeden pütürlü kalır, dibe çöker,
tencerenin dibi tutar, sütle bütünleşemez. Fincanda mis gibi kokusunu çevreye
yayan o güzelim ve sağlıklı içecek bu on beş, yirmi dakikalık uğraşa
değecektir. Kaynar salebi usulü gereği
geniş, tercihen kulpsuz, bir fincana
dökünüz.
Bitmedi; bir kibrit kutusu
büyüklüğündeki manda kaymağını üzerine koyunuz. Üstüne toz zencefil ve tarçın serpiniz. Şimdi bitti.
“Kaymak ta nereden çıktı?”
diyeceksiniz. Bu Afyonkarahisar usulü sunumdur. Afyonkarahisar’ın kaymağı
meşhurdur. Birçoğunuz bu lezzeti kenti ziyaretinizde veya Akdeniz’e doğru inerken
yol kavşağındaki tesislerde özellikte İkbal’de vişneli veya sade ekmek kadayıfı
üzerinde tatmış olmalısınız. Bu güne kadar kısmet olmadı ise bir sebep yaratıp
bir kez denemenizi öneririm. Bu lezzeti kentte beslenen çok sayıdaki mandaya ve
bunların beslenmesinde ağırlıklı olarak tüketilen haşhaş küspesine borçluyuz.
Gelelim yeniden salebe: çok geç
ve zor soğuyan salep genelde ilk yudumda dili ve damağı yakar. Bundan sonraki
yudumların lezzetini almaz olursunuz. Oysa o bir parça soğuk kaymak yavaş bir
tempo ile sıcak salebin içinde eriyip yayılmaya başlar. İlk ve ardından gelen
yudumlarda optimal ısıya düşmüş salep-kaymak karışımı doyumsuz bir tatla
ağzınızı sıvazlar ve böylece devam eder. Fincanın dibinde kalan üzeri tarçın ve
zencefil garnili son sıcak kaymak kitlesini höpürtülü bir vakumla çekerek
bütünüyle yutunuz. Afiyet olsun.
Salep "orchidacea" familyasından olan
orkidelerin yumrusundan elde ediliyor. Bu ailede 24 cins ve 90 kadar da tür
orkide varmış. Anadolu’da bu cins ve türlerin büyük bir bölümü kendiliğinden
yetişiyor. Ancak bütün türleri salep olarak kullanılmaya uygun değil. Doğaseverler
hemen itiraza kalkışmasınlar. Salep
orkidelerinin ilginç bir yapısı var. Kök, yan yana, iki yumrudan oluşuyor.
Bunlardan daha iri olanı bitkiyi besliyor. Ufak olanı ise gelecek yıl bitkiyi
besleyecek olan ve yedekte tutulan kardeş yumru. Her ne kadar iki yumrudan da
salep elde edilse de bilinçli toplamada bitkinin soyunu korumak olası.
Toplanan yumrular suyla yıkanarak temizleniyor, su ya da sütle kaynatılıyor, ardından açık havada kurutuluyor ve dövülerek elde edilen toz haline getiriliyor.
Toplanan yumrular suyla yıkanarak temizleniyor, su ya da sütle kaynatılıyor, ardından açık havada kurutuluyor ve dövülerek elde edilen toz haline getiriliyor.
Salebin bileşiminde nişasta,
şeker ve yapışkan özelliği olan musilaj ve bazı azotlu maddeler bulunuyor.
Pişerken salebi koyulaştıran da salep tozunun yaklaşık yarısını oluşturan
musilaj. Salep sadece insanın içini ısıtan bir içecek değil. Besleyici ve
çeşitli rahatsızlıkları hafifletici özellikleri yüzünden çok eski çağlardan
beri tedavide ve özel beslenme rejimlerinde kullanılıyor. Eski çağlardaki
hekimlerin müzmin ishal ve birtakım safrakesesi rahatsızlıklarını bununla
tedavi ettiklerini biliyoruz.
Cinsel gücü artırdığına da
inanılıyor. Kış aylarında içilmesinin en önemli nedeni, öksürüğe ve soğuk
algınlığına iyi gelmesi.
Öneriyorum; kış geçmeden KAYMAKLISINI deneyiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder