Osmanlı edebiyatında ebcet hesabı ile tarih düşmek -harfleri ebcet düzeninde rakam gibi değerlendirerek tarih belirlemek- bir sanat dalıdır. Padişahların, önemli kişilerin, doğumlarını, cüluslarını, kazanılan zaferleri beyitlerinde ebcetle tarihleyen devrin şairleri iyi bahşiş ve ihsanlarla ödüllenirdi. Şairin adının geçtiği Beyitten sonraki; “dedi tarihin”- “söyledi tarihini”- “tarihin dedi ki” ve benzeri ifadelerden sonraki tırnak içindeki kelimelerin rakam değerleri toplandığında yıl olarak tarih çıkar.
Dönemin Galata kadısı bir umumi helâ yaptırır. Kitabesine tarih beyti yazması ricası ile şair Kazım Paşa’ya bir tezkere gönderir. Kadı’nın mubassırı (koruması) tarafından getirilen tezkereyi sabah konağının kapısında atına binmekte iken alan paşa biraz bozulur bu saatteki isteğe. Hiciv ustalığı ile de ünlü Musa Kazım Paşa (1821-1890) hemen orada tezkerenin akasına kitabeyi yazıverir
Kadı hayreyledi kademgâhı
Mazarrat kalmaya tende.
Dedi tarihini Kazım,
“Sıçam hayratına ben de” =“Bin sekiz yüz küsur?”
Kademgâh= Ayakyolu, helâ
Mazarrat = Zararlı, muzır
Ten = Vücut, beden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder