5 Haziran 2018 Salı

TESPİH




Toplumumuzda tespihin ibadet dışında başka kullanım alanları ve kültürü vardır. Genellikle erkekler bir aksesuar gibi tespih taşırlar. Tespihin taşından, işlemesine kıymetli madenlerle süslenmesinden püskül şekline ve büyüklüğüne göre anlamları ve statü göstergesi vardır.  Altın, gümüş veya bunlarla takviye edilmiş akik, Erzurum taşı tespihler zenginlik göstergesidir. Bir gösterge detayı da tespihin püskülüdür. “Püskül sallamak” külhanbeyleri ve kabadayılar dünyasında bazen sonu cinayetlere kadar varabilen bir eylemdir ki eskiden bu kuşak püskülünü sallamak sureti ile yapılarken kuşağın kullanım alanından çıkışı ile yerini tespih püskülü almıştır. İşaret ve yüzük parmakları arasında tespih çevirmek ise bayağı beceri isteyen bir başka eylemdir. Şimdi ismini anımsayamadığım bir köşe yazarı toplumumuzu “ Meyhanede tespihli, camide alkollü” diye tanımlamıştı.
Bizim toplumumuzda olmasa da Hint kültüründe yatak başucunda asılı bulundurulan iri taneli ve fakat yirmi sekiz boncuklu tespihlerin doğum kontrol aracı veya gebelik ihtimaline yardımcı olarak kullanıldığı bir  gerçek. Haç veya Umre dönüşü Kabe'den hediye getirilen plastik tespihlerin ise Çin malı oluşu bir başka gerçek.  
Bu yazıyı hazırlarken kitaplık rafımdaki bir kaynağı hatırladım. Paylaşıyorum;
“Tespih; Parmak ucundaki huzur.”  Bu takdimle kapaklanmış Deniz Gürsoy’un kitabı.* Güzel bir cilt, gramlı kâğıda güzel bir baskı, zengin tespih koleksiyonundan güzel fotoğraflar, tespihle ilgili tablolardan örnekler… Ama asıl tespih hakkında bilmemiz gereken çok detaylı bilgi var.
Tespihin tarihini -ki; İsa’dan önce 8. yüzyıla, Budizm’e kadar uzanıyor- muhtelif dinlerdeki tespih şekillerini, boncuk sayısını, çeşitli dinlerde ve toplumlarda tespihin nasıl çekildiğini, aksesuar ve ziynet olarak kullanımını akıcı bir üslupla anlatmış.  İmal edildikleri malzemeden üretim safhalarına, püskülüne, süslemelerine kadar tüm detayları öğrenebiliyoruz.
Mineral ve madenler, hayvansal maddeler, deniz kaynaklılar, fosil kökenliler, ağaçlar, bitkiler doğal gruplarından tam 93 farklı madde saymış. Sentetik maddeler bunun dışında.
Bu arada tespihle ilgili anekdotlarla süslemiş içeriği. Birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istedim.
Sultanahmet Camii inşaatının bitimine yakın Padişah I. Ahmed cami ve avlusunun kaç kişi alacağına dair mimarı Sedefkâr Mehmet Ağa ile iddiaya girer. Bu sayıyı tam tespit için kalenbenk ve ödağacından beherinden 100’er bin adet olmak üzere 200 bin adet tespih sipariş edilir. Açılışın yapıldığı ilk cuma namazı için dış kapıdan giren herkese bir tespih hediye edilir, görevlilerce.  Tam 86 bin ödağacı tespih dağıtılmıştır. Sağlama için bu defa camii terk eden her kişiye bir kalebenk tespih verilir ve görülür ki sayı yine 86 bindir. İddiayı kimin kazandığı bilinmiyor. Padişah kaybettiyse sorun değil ama kazandı ise yandı Sedefkâr Mehmet ağa. Tespihlerin bedeli bir hayli tutmuş olmalı.  
(Yazar Aris Evangelos’un The Komboloi and İts Story adlı kitabından alınmış.) Padişah IV. Murad 1630 yılında Kâbe’nin hasar gören çatısını tamir ettirir. O zamanki yerel Arap eşraf aralarında birleşir, değiştirilen üç abanoz dayanağın her birinden 33’er adet tespih tanesi çektiriler dönemin en ünlü tespih ustalarına. Üç ayrı 33 bir 99’luk tespih haline getirilip bir şükran ifadesi olarak padişaha takdim edilir.
 Tespihçi dükkânına giren adam hiddetle bağırır:
-Bana gerçek fildişi diye sattığın tespih meğer fildişi değilmiş, sahteymiş.
Tespihçi hiddetli müşteriyi dinledikten sonra sakin bir biçimde cevap verir:
-Olamaz efendim. Çünkü bizim tespihlerimizin hepsi gerçek fildişindendir. Ama fil takma diş yaptırmışsa, o başka.
Genç tezgâhtar yaşlı olanına dert yanmış;
-Yahu senin hizmet ettiğin müşteri ilk denediği pantolonu satın alıp gidiyor. Bütün kaprisliler bana mı denk geliyor? Giy çıkart, giy çıkart.
-Meslek sırrıdır. Ancak emekli olduktan sonra söylerim sana. Emeklilik günü gelmiş ve ayrılırken söylemiş işin sırını:
-Önemli bir şey değil canım. Pantolonun sağ cebine ucuz bir tespih atıyordum. Müşteri de ondan önce deneyen kişi tespihini unutmuş sanıp, değerli olduğunu düşünerek ‘Bunu beğendim, paketle” diyordu. O kadar


 *( Tespih:  Deniz Gürsoy Oğlak Yayıncılık 2006)  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

                                                                              CEMİL  BUBİK                                                  ...