(Bu yazım 18/09/2017
tarihinde yayımlanmıştı. Günün mana ve ehemmiyetine binaen yeniden koyuyorum.
Bayramınız kutlu olsun.)
Milli bayramlarımızın iptali olayı ile ilk kez 1960 yılı 19
Mayısında karşılaştık.
O yıl 23 Nisan törenlerinde rahmetli İsmet İnönü’ye
törenlerde coşkun tezahürat yapılmıştı, hipodromdaki gösteride. Kısa süre
sonra 555K (gençliğin 5. Ayın, 5. Günü, saat5’de Kızılay’da buluşalım parolası
ile tertiplediği toplantı.) olayı ile iktidar partisi yöneticileri aleyhte
tezahürata muhatap oldu. Hükümet iki hafta sonraki 19 Mayıs töreninden ve bu
törende yine İsmet Paşa’ya yapılabilecek sevgi gösterilerinden ürkerek 19 Mayıs
Gençlik Bayramı törenini iptal etti.
O akşam Meclis Başkanı Refik Koraltan İçtiği iki kadeh
rakıda Atatürk’ü hatırlar.
“ Yahu bugün 19 Mayıs Mustafa Kemal Samsun’a çıkmıştı. Onu
bir ziyaret etmem gerekli.”
Kendisi Milli Mücadele yıllarında Konya’da Kuvva-i milliye
bünyesinde çalışmış, Birinci Dönem ve ardından uzun süre Millet Vekilliği
yapmış, Atatürk’le yakın çalışma içeresinde bulunmuş ve 1950ı yılında DP’nin
dört kurucusundan biri olmuş bir politikacıdır. Narsist (kendini büyük görme
hastalığı) karakteri ile tanınır.
Ankara’da sıkıyönetim vardır. Komutanlığa telefon eder, Anıtkabir’i
ziyaret arzusunu bildirir ve gider. Lahittin karşısında şapkasını çıkartır,
selam durur.
Sonrasını bir sütunun arkasındaki teğmen naklediyor.
Yüksek sesle;
“ Karşında Koraltan duruyor, Atam, bak.
Hậlậ o eğilmez başı dimdiktir efendim.
Bir ses ver şanlı adından Atam, sana geldim.”
Bir ses duyulur kubbeden;
“Hassiktir efendim.”
Rahmetli Atatürk nazik insandı. Sağlığında bu ifadeyi
“efendim” siz kullanmazmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder