8 Ekim 2017 Pazar

ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU


Dün bir arkadaşımdan yukarıdaki What-sapp’ı aldım. Görüleceği gibi toplam 24 yıl bakanlık ve 2 yıl TBBM Başkanlığı yapmış bir devlet adamı.  Ve son satırda; “27 Aralık 1953 tarihinde VEFAT ETTİĞİNDE KİRADA OTURUYORDU…” diyor.
Bu bana M. Şükrü Saraçoğlu’nun bir anekdotunu anımsattı;
Türkiye, II. Dünya Savaşı öncesi Britanya ve Fransa ile işbirliği görüşmeleri yaparken, Kurtuluş Savaşı'ndan beri yakın ilişkiler içinde oluğu Sovyetler Birliği'nin de Batılı devletlerin yanında yer alacağını umuyordu. Ancak Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı imzalanınca Türkiye, Britanya-Fransız bağlılığında kalmakla Sovyetler Birliği ile ilişkilere devam etmek arasında zor bir seçim yapmak zorunda kalır.  Sovyetler Birliği de, tamamen değişen uluslararası ortamda işlikleri yeniden değerlendirme taraftarıdır. Bu doğrultuda Dışişleri Bakanı Saracoğlu 15 Eylül 1939'da resmen Sovyetler Birliği'ne davet edilir.
Sovyet tarafının başlıca dört maddede özetlenen talepleri vardır.
1-Türk Boğazlarının Türkiye ve Sovyetler Birliği tarafından ortak olarak savunulması.    
2-Montreaux Boğazlar Rejimi ‘ne Karadeniz'e sahili olmayan devletlerin Boğazlardan geçemeyeceği garantisinin eklenmesi.
3-Türkiye'nin Britanya ve Fransa ile giriştiği ittifak müzakerelerinin istişareye çevrilmesi.
4- Britanya ile Fransa'nın Sovyetler Birliği ile savaşa girmesi durumunda Üçlü İttifak'ın geçersiz sayılması.
Bu olumsuz isteklerin tamamının Saraçoğlu tarafından reddedilmesi üzerine başlangıçta üç gün olarak planlanan görüşmeler uzar. Sovyetler baskı uygulamaya başlarlar.  Saraçoğlu ve heyeti adeta gayri resmi olarak 23 gün süreyle enterne edilir. 25 Eylül 15 Ekim tarihleri arasında her gün için çeşitli geziler ve programlar icat edilerek yurda dönüşlerine izin verilmez. Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov'un zaman zaman kötü polis,  Josef Stalin’in iyi polis rolleri oynadığı görüşmeler Saraçoğlu’nun katı ve tavizsiz tutumu neticesi Türkiye’nin başarısı ile sonuçlanır. 
İşte bu cümleden Stalin ile bir söyleşide Stalin elindeki kibriti yakıp Saraçoğlu’na doğru uzatarak “Bakın” der, “Türkiye’yi işgal bizim için bu kibriti yakmak kadar kolay ve kısa bir iştir.”
Saraçoğlu, gittikçe artan alevi işaretle “AMAN EKSELANS ELİNİZ YANACAK... ”
Rahmetle anıyorum...  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

                                                                              CEMİL  BUBİK                                                  ...