24 Ekim 2017 Salı

BAYRAK VE BAYRAM


Bu hafta sonu Cumhuriyet Bayramını kutlayacağız. Son yıllarda dinî ve millî bayramlar,  rutin kutlamalar dışında sadece tatil ve seyahati çağrıştıran vesileler olarak algılanır oldular.  Ya eskiden?
Çocukluğumun -ki altmış/yetmiş yıl evveline uzanır- Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına top sesleri mutlaka eşlik ederdi. Şehirler büyüdü de top seslerini duymaz mı olduk? Yoksa artık tarihin derinliklerinden gelen bu geleneğimiz de mi yok oldu?
Yok, olanlar sadece top sesleri mi? Çocukluğumun bayram özelliklerinden Tak da kaybolanlardan. Devlet büyüklerinin veya misafirlerinin şehre gelişlinde millî bayramlarda özellikle Cumhuriyet Bayramında ana caddelere ve geçit resminin yapılacağı meydanlara taklar kurulurdu.  Bayramdan bir iki gün önce kerestelerden, demir borulardan, profillerden yapılmış bu portatif kemerler belediyeler tarafından depolardan çıkartılır, belli yerlere monte edilirdi. Üzerleri kırmızı kumaşlarla sarılır, defne dalları, yeşillikler, çiçekler ve bayraklarla bezenirdi. Bazı meslek kuruluşları da, biraz icra ettikleri zanaatın örneklerini de teşhir eden tasarımlarla, bir yarış esprisi ile katılırdı bu süsüleme ve kutlama tarzına. Taklar geceleri renkli ampullerle aydınlatılırdı. Bursa’da Valilik ile Halk Evi binası (Devlet Tiyatrosu) arasındaki köşede, Yeniyolun başında, Mavi Köşede, Namazgâh Caddesi başında Altıparmak’ta bu taklardan hatırlıyorum. Büyük boylarda  “ ORDUYA ŞÜKRAN” pankartlarını da…
 Ahali Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına içtenlikte katılırdı. Resmi dairelerin dışında evler ve iş yerleri de binalarını defne dalları ve çiçeklerle süsler, hiç bir ikaza gerek kalmadan camlarına bayrak asar, balkonlarına renkli ampullerle yıldızlı, ay yıldız motifli panolar yerleştirirdi.  Bugün bile tesadüfen yıkılmamış eski binaların balkon üstlerinde ampul duyları kalmış çıtalara rastlamak olasıdır.
Geçit resminin yapılacağı meydanlar, caddeler erken saatlerden itibaren dolardı. Ama pelerinli polislerin bindiği eğitimli atlar yan yan yürüyerek ön ayakları ile kaldırımdan taşanları hizaya sokarlardı. Yok, olanlardan birisi de onlar. Törenin bir noktasında, ahalinin alkışları arasında caddeyi bir başından öbür başına, yalın ayak koşarak kat eden kentin meczubu İsmail Hakkı’ya ise ses etmezdi bu polisler.   O zaman da duyulmayan nutuklar faslı sıkılarak geçirilir, geçidin başlaması ile ilgi artardı. 
29 Ekim günü iş yerleri kapalı olurdu.  Özel kanun bu gün hafta sonu tatilinin uygulanmasını amirdi ve buna kesinlikle uyulurdu. Daha sonraki yıllarda sadece tören sırasında iş yerlerini kapalı tutmak gibi bir müsamaha yerleşti. Ardından turistik yerlerde uygulama iyice gevşetildi. Bildiğim kadarı ile kanunda bir değişiklik olmamasına karşın hafta sonu tatili uygulaması da kalmadı. 
Bando sesleri, marşlar, askeri geçit törenleri hamaset duygularımızı tetikler, vatan sevgimizi bilerdi. Bizler bu duygularla yetiştirilmiştik. Düşman istilâsı görmüş, Kurtuluş Savaşını yaşamış büyüklerimizin anlattıkları ile dolu idi belleklerimiz. Bu gün dahi marşlar ve askeri törenler gözlerimi yaşartır. Bayrak törenlerinde bandonun sesini duymazlıktan gelerek İstiklâl Marşımızı selâmlamaktan kaçan yeni nesli utanarak ve üzülerek izliyorum. Bazı yarı resmi törenlerde ve toplantılarda bile Milli Marşımızın söylenilmemesinden daha çok utanıyorum.   
Öğrenciliğimde, izcilik dönemimde, Yedek Subay Okulunda gururla taşıdığım Bayrak geçerken oturmakta olduğu kahvehane önlerinden ayağa kalkıp, önlerini ilikleyen yaşlılardan artık hiç kalmadı. Yüksek gelir gurubunun oturduğu semtlerde apartman boyu kulüp bayrakları sallanıyor ama gazetelerin o gün bedava verdikleri kâğıt bayraklardan bile göremiyorum camlarda. Bayraksız ev ve iş yeri olabileceği ihtimalini bile kabullenmek istemiyorum.
Zayıflayan Milli Duygularımız (içimden kayıp olan demek gelmiyor) ile Cumhuriyetin doksan dördüncü yılına geldik. Ne mutlu benim gibi düşünenlere.  Daha nice BAYRAKLI YILLAR temennisi ile BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.


                                        29 EKİM 1963 NİCE BAYRAMLARA...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

                                                                              CEMİL  BUBİK                                                  ...