Cerrah kelimesi dilimize Arapça “cerh” = yaralama kökünden
girmiş. İrin karşılığı olan cerahat, yarayı yaran, kesen, ameliyat eden
tabiplere “cerrah” denilmesi de hep aynı köke dayanıyor. Diş çeken, hacamat
vuran, yaralara müdahale eden halk doktorlarına cerrah denildiği gibi, tıp
tahsili görüp ameliyatları yapan doktorlara da cerrah denilmiş çok uzun yıllar.
Tahsilli, gerçek cerrahlar nedense bu birlikte söylenişten hiç rahatsız
olmamışlar. Ta ki, 1889 yılına değin.
Askeri Tıbbiyeyi bitirip ihtisas için Fransa’ya gönderilen ve
üç yıllık öğrenimini tamamlayan Cemil Bey dönüşünde Serasker Kapısı’na (Harbiye Bakanlığı) gider. Sıhhiye Reisi Paşa, kendisini
Haydarpaşa Askeri Hastanesi’ne Ser Cerrah (Baş Cerrah) olarak atadığını söyler.
Cemil Bey, paşa babasının da arkadaşı olan Sağlık Dairesi Başkanına;
“Paşa hazretleri, cerrah tahsilli olmayan, alaylı hekimlere,
köylerde sülük çekenlere de deniliyor. İzninizle cerrah demeyelim. Beni
Fransızca karşılığı “Chirugien” sıfatı ile atayınız.” Ricasında bulunur. Paşa, bu kelimenin çok zor
telaffuz edildiğini, yanlış anlamalara yol açacağını savunur. Sonunda yine
Fransızca operasyon yapan, ameliyat eden karşılığı olan Operatör sözcüğünü
bulurlar. Cemil Beyin “Ser Operatör” sıfatı ile tayin kararı yazılır, ertesi
gün işe başlaması emredilir.
O sıralarda bir iş takibi için Serasker Kapısında bulunan
hastane Kapı Çuhadar’ı acele Baş Tabip Mehmet Paşa’ya koşar. Ertesi sabah
hastaneye Operatör adlı bir Fransız paşasının teftişe geleceği haberini
getirir. Bütün gece hastane temizlenir, bahçeler yıkanır, dış kapıdan itibaren
yol halıları serilir, askeri bando ve merasim kıtası kapı dışında yerini alır.
Beklenen yabancı paşa ve yanındakiler bir türlü gelmezler.
Hazırlıkları gözden geçirip odasına dönen Mehmet Paşa’ya kendisini bir
yüzbaşının beklediğini söylerler. Kabul eder, elindeki zarfı açar. İçinde
“Kolağası Cemil Efendi’nin Ser Operatör sıfatıyla tayin olunduğuna” dair yazı
vardır.
Böylece bu terim literatürümüze girmiş olur. İhtisas dalının
isim babası Cemil Bey (Cemil Topuzlu Paşa);
Paşalığa kadar yükselir, yıllarca Tıp Fakültesinde hocalık yapar, Dekan
olur, birçok yeni ameliyat tekniklerini
geliştirir, iki defa İstanbul Şehremini (Belediye Başkanı) görevini üslenir. Belediye
teşkilatını ve zabıtasını modern yapıya kavuşturur, Gülhane Parkı ve çok sayıda
bulvar onun eseridir. Damat Ferit Paşa Kabinesinde Nafıa Nazırlığı yapar. Bugün
İstanbul’da Harbiye Açık Hava Tiyatrosu, bir cadde ve civarı onun adını
taşımaktadır.
Günümüzde özel makinelerini kullanarak birçok işleri yapan
kimselere, telefon, telsiz santralını kullananlara, birçok konunun teknisyenine
de operatör denmesinden Doktor Operatörler nedense hiç rahatsız olmamakta!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder