BURSA’DA ESKİ CUMHURİYET
BAYRAMLARI*
Ramazanlar ve dini bayramlar
dışında Top atışları, bende Cumhuriyet bayramları ile özdeşleşmiş
bir kavramdır. Çocukluğumun -ki yetmiş yıl evveline uzanır- Cumhuriyet Bayramı
Kutlamalarına top sesleri mutlaka eşlik ederdi. Şehirler büyüdü de top
seslerini duymaz mı olduk? Yoksa artık tarihin derinliklerinden gelen bu
geleneğimiz de mi yok oldu?
O
top sesleri ki; mutlu bir doğumun müjdesi olarak bizzat Atatürk’ün emirlerine
dayanan ve yurdun her tarafında olduğu gibi Bursa’da da süre gelen bir
alışkanlık idi.
1923 yılı; yapılandırılmakta
olan devletin doğum sıkıntıları ile geçmiştir. Bakanların Meclis tarafından
ayrı ayrı seçimi ile ilgili Anayasa hükümlerindeki zorluklar, baştan beri
Cumhuriyeti hedeflemiş olan Atatürk için bir vesile olmuştur. Yine yeni
bakanların seçimi problemleri ve kulisleri ile yüklü geçen günlerin ardından 29
Ekim 1923 Pazartesi günü Halk Fırkası Heyeti (CHP Meclis Gurubu) toplantısı Meclis toplantısına çevrilir.
Atatürk uzlaştırıcı olarak davet edilir.
Atatürk’ün bir gece evvelinden İsmet paşa ile birlikte tespit ettikleri,
Cumhuriyet ilânını içeren, Anayasa
değişikliği teklifi sunulur. Uzun görüşmeler yapılır. Tarihçi Abdurrahman Şeref
Bey “Doğan çocuğun adını koymaktan başka ne yapıyoruz? 23 Nisan 1920’den beri
memleketi, sadece adı konmayan cumhuriyet rejimi ile idare etmiyor
muyduk?” cümleleri ile müzakerenin
tamamlanmasını ister[1].
“Efendiler, Meclisçe Cumhuriyet kararı 29/30
Teşrinievvel 1923 gecesi saat 8.30 da verildi. On beş dakika sonra, yani 8.45
te Reisicumhur intihap olundu. Keyfiyet aynı gece bütün memlekete tebliğ ve her
tarafta gece yarısından sonra, ”yüz bir pare top endaht edilerek” ilân
olundu.[2]”
O gece bütün komutanlıklara çekilen telgraflarla “101 pare top atışı ile Cumhuriyetin ilanı”
emredilir. Muhtemeldir ki Bursalılar da
keyfiyeti bu top sesleri ile öğrenip, ertesi sabah yurdun her tarafında olduğu
gibi, elde bayraklar “Yaşasın Cumhuriyet” nidaları ile caddelere dökülmüşlerdir. Ve yine muhtemeldir ki büyük çoğunluğu çok
yaşamasını istedikleri bu cumhuriyetin ne olduğunu tam bilmeden.
Yok, olanlar sadece top
sesleri mi? Çocukluğumun bayram özelliklerinden Tak da kaybolanlardan. Devlet
büyüklerinin veya misafirlerinin şehre gelişlinde millî bayramlarda özellikle
Cumhuriyet Bayramında ana caddelere ve geçit resminin yapılacağı meydanlara
taklar kurulurdu. Bayramdan bir iki gün
önce kerestelerden, demir borulardan, profillerden yapılmış bu portatif
kemerler belediyeler tarafından depolardan çıkartılır, belli yerlere monte
edilirdi. Üzerleri kırmızı kumaşlarla sarılır, defne dalları, yeşillikler,
çiçekler ve bayraklarla bezenirdi. Bazı meslek kuruluşları da, biraz icra
ettikleri zanaatın örneklerini de teşhir eden tasarımlarla, bir yarış esprisi
ile katılırdı bu süsüleme ve kutlama tarzına. Kontrplâktan yapılmış üst üste
oturtulan büyük silindirlerle inşa edilmiş kuleleri de anımsıyorum. Kemerin üstüne bayramı kutlayan bez
dövizler asılır “Orduya Şükran” ve benzeri ifadeler yer alırdı bu deyişlerde.
Taklar geceleri renkli ampullerle aydınlatılırdı. Bursa’da Valilik ile Halk Evi
binası (A.V. Tiyatrosu) arasındaki köşede, Yeni Yolun başında, Mavi Köşede,
Namazgâh Caddesi başında bu taklardan hatırlıyorum.
Geçit törenlerine İl Daimi
Encümen Azaları, Belediye Meclisi Azaları, Esnaf Cemiyetleri, İdare Heyetleri Kızılay, Çocuk Esirgeme
Kurumu, Avcılar Derneği ve benzerleri de katırdı. Bindirildikleri askeri
araçlarda savaştıkları günlerin acılarını, zaferin coşkusunu yansıtan bakışları
ve edepli oturuşları ile gaziler geçerlerdi. Halkın içten alkışlarına başları
ile mukabele ederek. Kimi ütülü koyu renk takım elbiseleri, kravatları,
başlarında fötr şapkaları, kimi yakaları iliklenmiş mintanları, sivil
kasketleri ve göğüslerinde taşıdıkları İstiklâl Madalyaları ile... Belki de
Kıyafet Kanunundan kaynaklanan bir gerekçe ile uydurma milis kıyafetli, belleri
tahtadan el bombalı, kalpaklı üniformalar yoktu o zamanlar. Hele kalpaklı Kore
gazilerinin olabileceği aklımıza bile gelmezdi.
Bayram demek asker demekti.
Askeri birlik bulunmayan illere sırf geçide katılmaları için birkaç günlüğüne
tören müfrezeleri gönderilirdi. Yakın garnizonlardan. Bursa bu eksikliği hiç
hissetmemiştir. Bir süre kapatıldığı 1960’lı yıllar müstesna Işıklar Askeri
Lisesi her dönem Bursa bayramlarına renk ve coşku katmıştır.
Geçit resminin yapılacağı
meydanlar, caddeler erken saatlerden itibaren dolardı. Pelerinli polislerin
bindiği eğitimli atlar yan yan yürüyerek ön ayakları ile kaldırımdan taşanları
hizaya sokarlardı. Törenin bir noktasında, ahalinin alkışları arasında caddeyi
bir başından öbür başına, yalın ayak koşarak kat eden kentin meczubu İsmail
Hakkı’ya ise ses etmezdi polisler. O
zaman da duyulmayan nutuklar faslı sıkılarak geçirilir, geçidin başlaması ile
ilgi artardı.
Maalesef artık kalmayan
süvari birliklerini belki de genlerimizden gelen at sevgisi ile bir farklı
izlerdik. Tırmalanıp hafif gaz yağı içirilmiş bezlerle parlatılmış dolgun
sağrılarından yansıyan güneş ışıkları, başlarını vakarla yukarılara diken
duruşları ve bandoya uygun adım düzenli, disiplinli yürüyüşleri ile… Sonra ayakları tozluklu, arkalarında en
üstüne incecik battaniye katlanmış, bavul boyu sırt çantaları, sağ el
başparmaklarının desteklediği avuçları ile kayışından kavradıkları mavzerleri
omuzlarına asılı piyadeler, manga düzeni sıralarla geçerlerdi. 1950’lerden
sonra uzun ceketleri kısa batıldresler, postalları Rozveltlerle değişmiş,
sıralar üçlü olmuş tüfekler omuza dayanmıştı, dipçiği sağ avuç içine oturtulmuş
olarak. Ardından gösterişli
kadanaların çektiği, namlunun sağ ve solunda iki erin ters oturduğu top
arabaları, askeri silâh ve araçlar güven, gurur ve iftihar duyguları
uyandırırdı bizlerde. Sovyetler Rusya’sının depreşmiş kötü emellerine karşı bir
teminat duygusu verirdi bu geçit törenleri.
Bando sesleri, marşlar,
askeri geçit törenleri hamaset duygularımızı tetikler, vatan sevgimizi bilerdi.
Bizler bu duygularla yetiştirilmiştik. Düşman istilâsı görmüş, Kurtuluş
Savaşını yaşamış büyüklerimizin anlattıkları ile dolu idi belleklerimiz.
Ortaokul, Lise yıllarımızda kız, erkek başlarımızda okul kasketlerimizle,
askerler gibi onarlı saf düzeni ile katıldığımız bayram törenleri kaçılması
gereken angaryalar değil, zevk ve şeref vesileleri idiler. Bugün dahi marşlar ve askeri törenler
gözlerimi yaşartır. Talebeliğimde,
izcilik dönemimde Yedek Subay Okulunda gururla taşıdığım Bayrak geçerken
oturmakta olduğu kahvehane önlerinden ayağa kalkıp, önlerini ilikleyen
yaşlılardan artık hiç kalmadı. Bayrak törenlerinde bandonun sesini duymazlıktan
gelerek İstiklâl Marşımızı selâmlamaktan kaçan yeni nesli utanarak ve üzülerek
izliyorum.
Ahali Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarına içtenlikte katılırdı. Resmi dairelerin dışında evler ve iş
yerleri de binalarını defne dalları ve çiçeklerle süsler, hiçbir ikaza gerek
kalmadan camlarına bayrak asar, balkonlarına renkli ampullerle yıldızlı, ay
yıldızlı, motifli panolar yerleştirirdi.
Bugün bile tesadüfen yıkılmamış eski binaların balkon üstlerinde ampul
duyları kalmış çıtalara rastlamak olasıdır, hiç bayrak göremediğim apartman katlarının
aksine. Şehir bandosunun bazı yıllar askeri bandoların halkevi önünde,
meydanlarda yaptığı gösteriler her yaştan kalabalığı saatlerce toplardı
etrafında. Mahalle meydanlarında
muhtarlık önlerinde çalınan davul zurnalar eşliğinde gece yarılarına kadar
halay çekilir, zeybek oynanırdı. Gece
ucuna çakılıp içine kül ve gaz yağı konulmuş değneklerle resmi fener alayına
katılırdı gençler.
Bayram gecesi Bursalılar
Heykel önüne akın ederlerdi. Pencere kenarlarına renkli ampuller dizili resmi
binalardaki ve taklardaki aydınlatmayı görmek, bir itfaiye erinin sigara ucu
ile ateşlediği maytap gösterisini izlemek için.
29 Ekim günü iş yerleri
kapalı olurdu. Özel kanun bu gün hafta
sonu tatilinin uygulanmasını amirdi ve buna kesinlikle uyulurdu. Daha sonraki yıllarda
sadece tören sırasında iş yerlerini kapalı tutmak gibi bir müsamaha yerleşti.
Ardından turistik yerlerde uygulama iyice gevşetildi. Bildiğim kadarı ile
kanunda bir değişiklik olmamasına karşın hafta sonu tatili uygulaması da
kalmadı.
Rutin seremonilerde bir
değişiklik yok. Sadece İlbay’ların adı Vali, Şarbay’larınki Belediye Başkanı
oldu. Cumhuriyet Baloları son yıllarda yeniden hayata geçirildi ama şimdi de
sadece belirli bir kesime açık.
Zayıflayan Milli
Duygularımız (içimden kayıp olan demek gelmiyor) ile Cumhuriyetin (95.) yılına
geldik. Daha nice yıllar temennisi ile Bayramımız
Kutlu Olsun.
·
CUHURİYETİN 80. YILI; OLAY
GAZETESİ BURSA’DA YAŞAM EKİNİN EKİM 2003 TARİHLİ SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.
YAKIN TARİHTE GÖRDÜKLERİM VE GEÇİRDİKLERİM-
A. Emin Yalman
KEMÂL ATATÜRK VE MİLLİ MÜCADELE TARİHİ- E.
Behnan Şapolyo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder